Okulda Sıfır Atık için yeni başlayanlar neler yapabilir?

Okulda Sıfır Atık için yeni başlayanlar neler yapabilir? Hayalimdeki sınıfta çöp kovasının içi boş. “Nasıl yani! Bizimkinin içi, son teneffüs ziliyle her zaman ağzına kadar dolar.” dediğinizi duyar gibiyim.

Okulda Sıfır Atık

Peki neler mi var içinde? En çok ne atarız sınıfımızdaki çöp kovasına sizce?

Plastik su şişesi. Buzdolabı poşeti. Bisküvi, çikolata, kraker gibi ambalajlı ürünlerin paketleri. Kâğıt peçete. İçecek kutuları ve şişeleri. Kâğıtlar. Meyve kabukları. Kalemtıraş çöpü. Tek kullanımlık plastik kaplar. Bozulan kalemlerimiz…

Hepsi bir araya gelince, ne kadar da çoklar değil mi? Her okulda, her sınıfın bir çöp kovası, her çöp kovasının da benzer atıkları vardır. Çıkış zilinden sonra, son çöpler de çöp kovasını boyladığında, her sınıftan kocaman bir çöp torbasını dolduracak kadar atık çıkar.

Sizin okulunuzda kaç sınıf var? Günün sonunda işte her okuldan o kadar çöp kalıyor bizlerden geriye. Bir okul yılı sonunda, tüm okuldan çıkan çöpler, sınıfları dolduracak kadar yer kaplıyor üstelik.

Nasıl mı? Çünkü dünya genelinde her insan her gün 1 ya da 2 kilo çöp atıyor. Nereye mi? Günümüzün büyük bir kısmını okulda geçiriyorsak, öncelikle sınıfımızdaki çöp kutusuna. Sınıfımızdan atmıştık sonra hepsini değil mi? Okulumuzdan da! Çöp kamyonu gelip hepsini uzaklaştırmıştı bizden. Şehrimizdeki çöp sahalarını boylamıştı ama o torbalar. Kendimizden yeterince uzaklaştırmıştık. Peki ya Dünyamızdan? Biricik gezegenimizden? Hepimizin yuvasından?

Oysa Dünya’mızı atıklarımızla doldurmaya son vermek için ben şimdi diyorum ki, hiç gerek yok o çöp kovalarına. Hele içleri de boşsa.

Nasıl mı? Çöpe neler attığımızın farkına vararak. Çöplerimizi ayrıştırarak! Çünkü evlerimizden ya da okullarımızdan uzaklaştırdığımızı sandığımız tüm atıklar, ağaçtan düşen yapraklar gibi nehirlere, göllere, denizlere ve okyanuslara doğru uçuşur; tüm deniz canlılarının midesini boylar; sebze ve meyvelerimizin yetiştiği toprağa karışır, o pis sular kısıtlı miktardaki içme suyumuza, yeraltı sularına karışır.

Sanırım hiçbir zaman kendimizden yeterince uzaklaştıramayız attıklarımız. Atıklar her zaman geri gelir. Dalgalarla kıyılara geri gelir, parçalanır, ufalanır ve bir balığın midesindeki o mikroplastik tanecikler, balığı yediğimizde bizim midemize gelir…

Okulda Sıfır Atık

Okulda Sıfır Atık için neler yapalım?

Ama benim hayalimdeki sınıfta çöp kovasının içi boş,

Çünkü ben hayalimdeki sınıfta REDDEDİYORUM: Pet şişe, tek kullanımlık plastik bardaklar yerine mataradan, tekrar kullanılabilir şişeden su içiyorum. Şişemi ya da mataram evdeki damacanadan doldurup yanımda taşıyorum. Plastik saklama poşetleri, buzdolabı torbası, streç film, alüminyum folyo yerine, saklama kabı ve pamuklu örtü, mendil kullanıyorum. İçeceklerimi pipetle içmek yerine bardağıma döküp içiyorum.

Doğum günü partilerimde gereksiz süslemelerden, bir kere kullanıp çöp attığımız parti malzemelerinden kaçınıyorum. Balonları reddediyorum. Ne kadar güzel olsalar da onlar olmadan da olur. Kâğıttan kendi süslemelerimi yapabilirim. Alışveriş yaparken aldıklarımı plastik poşetlere koymak yerine yanımda getirdiğim bez çantalara yerleştiriyorum. Plastik poşetleri, plastik tabakları, kaşık-çatalları reddediyorum.

Çünkü ben hayalimdeki sınıfta AZALTIYORUM:
Daha az ambalajlı atıştırmalık tüketiyorum. Onun yerine meyve ve kuruyemiş yiyor, bisküvilerimi ve keklerimi evde pişiriyorum. Gerçek yiyeceklerin pakete ihtiyacı yoktur ki. Atıklarımızı azaltmayı amaçladığımızda, ambalajlı, paketli ve işlenmiş ürünleri daha az tüketerek daha sağlıklı beslenebilir ve hatta para biriktirebiliriz.

Kendi yiyeceklerimizi yapmak ve kendi ürünlerimizi üretmek son derece ilham verici ve bir o kadar da eğlencelidir. İhtiyaç duymadığın şeyleriyse hiç satın almıyorum, daha az tüketiyorum. Sınıfımda ihtiyaç duyduğum her şeyi toplu olarak satın alıyorum ve daha az paket, daha az ambalaj, yani daha az atık çıkarıyorum.

Çünkü ben hayalimdeki sınıfta TEKRAR KULLANIYORUM:
Eğer geçen seneki okul çantam, kalem kutum bu yıl tekrar kullanabileceğim kadar sağlamsa; boyalarım tamamen bitmediyse, geçen seneki defterlerimde hâlâ boş sayfalar varsa, yenilerini almama ne gerek var, tekrar kullanabilirim. Yeni oyuncaklar ve yeni kitaplar almak yerine değiş tokuş edebilir, arkadaşlarımızla paylaşabilir, yani hep beraber tekrar tekrar kullanabiliriz.

Çünkü ben hayalimdeki sınıfta KOMPOST YAPIYORUM:
Organik atıkları çöp olarak atmak yerine kompost yapıyorum. Evimizdeki her 3 atığımızdan 2’si, sınıfımızdaki her 3 atıktan 1’i toprakta çürüyüp doğal gübreye dönüşebilen organik atıklardır. Yediğimiz elmanın çöpü, muzun kabuğu, kuruyemişlerin kabuğu ve hatta kalemtıraş çöpünü kompost yapabiliriz.

Çöpe attığımız yiyecek artıklarının çoğu (çay ve kahve atıkları, yumurta kabukları, meyve ve sebze artıkları) yüksek nem ve nitrojen içerir. Bu atıklar, ölü yapraklar, kesilmiş çimler, dallar, kâğıt parçaları gibi “yeşil” ve “kahverengi” diye adlandırılan atıklarla karıştırıldıktan sonra; havaya, güneş ışığına ve suya maruz bırakıldıklarında, toprakla karıştırıldığında, toprakta bulunan bakteriler, mantarlar, solucanlar ve böcekler bu atıkları komposta dönüşene kadar yer ve parçalar. Kompost, çürüyüp toprağa karışan ve böylece toprağın besleyiciliğini, verimini artıran doğal gübredir. Kompostla doğanın döngüsünün tamamlanır.

Kompost yapmanın en etili yöntemi solucanların desteğini almaktır. Onlar doğanın geri dönüşüm makineleridir. Organik madde, solucan tarafından ağız yoluyla alınarak sindirim sisteminden geçtikten sonra, humusa benzer dışkı olarak bırakılır. Bu gübre bitkiler için çok kıymetlidir.

Çünkü ben hayalimdeki sınıfta GERİ DÖNÜŞTÜRÜYORUM:
İçtiğim içeceklerin plastik, cam şişelerini ya da teneke kutularını geri dönüştürüyorum, daha az kaynak harcıyorum. Kâğıtların iki yüzünü de kullanıyorum ve artık ihtiyacımın olmadığı kâğıtları, karton kutuları, paket kâğıtları geri dönüşüm döngüsüne kazandırıp sayısız ağacı kesilmekten kurtarıyorum. Geri dönüşümü yapılamayan ürünleri de hiç satın almıyorum. Pilleri de her zaman ayırıyorum.

Hayalimdeki sınıfta tüketici değil, yaratıcı olmak harika olmaz mıydı? Az tüketmek, gerektiği kadar satın almak o kadar zor olamaz. Satın aldığımız her şeyin plastik ambalajlar içinde olduğunu fark etmek bilinçli ve doğa dostu bir tüketici olmanın ilk adımıdır. Sonra bir bakarız ki, sınıfımızdaki çöp kovasını içi boş. Ne hoş!

Evinizdeki çöp kovanızın içini boşaltmak için de benzer adımları uygulayabilir; sıfır atık deneyimini yaşamak için tüm ailenizi çevre dostu seçimler yapmaları için destekleyebilirsiniz.

Sima Özkan Instagram: @sima_ozkan

PAYLAŞ
Önceki İçerikSıfır Atık Okul Çantası hazır mı?
Sonraki İçerikÇocuklar toprak ve tohumdan sofraya besinleri keşfediyor
1988 yılında Bursa’da dünyaya geldim. Lisans öğrenimini İstanbul Üniversitesi Amerikan Kültürü ve Edebiyatı, Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji bölümlerinde, yüksek lisans öğrenimini ise Bilgi Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat bölümünde tamamladım. Okul öncesi İngilizce öğretmenliği yaptığım dönemde, günlerimin tamamını çocuklarla çocuk olarak, onlara birbirinden güzel kitaplar okuyarak geçirdim. Keşiflerle dolu o günler ve çocuklarla yaptığımız projeler yazdığım kitaplara ilham olmayı sürdürüyor. Her ay İyi Kitap‘ta ve çeşitli mecralar için kitap eleştirileri yazıyorum; her yaştan çocuklarla iklim değişikliğinden, geri dönüşüme, sıfır atıktan kompost ve bahçeciliğe kadar pek çok konuda atölye çalışmaları yapıyorum. Aynı zamanda çeşitli yayınevlerine, özellikle çocuk edebiyatı çevirileri ve editörlüğü yapıyorum. Yeni kitaplarım için bilgi toplarken ormanlarda yürüyüş yapıyor, denizin en derinlerine dalıyorum... Bazen de Jura Dönemi’nde dinozorlarla birlikte saklambaç oynuyor ya da Dünya’ya uzaydan; ağaçlara ve gökyüzüne ise toprağın altında solucanlarla birlikte kazdığım tünellerden şöyle bir bakıyorum. Dört kitaptan oluşan Gece ile Gündüz serisi, Dişi Düşen Ejderha, Soso’nun Kompost Kitabı, Dinozorun Abecesi, Masalımı Gören Oldu mu? ve Deniz'in Sıfır Atık Kitabı ise benim canım kitaplarım.

CEVAP VER