Hormon sorununa “kocaman” bir bakış

Hormon sorununa çocuklar için bakıyoruz. Koca Devin Koca Sebzeleri kitabımı hormonla cebelleşen, orantısız ve doğalından uzak birşekilde aniden büyüyen, büyüdüğünü içten içe hissedemeyen tüm bitkiler için yazdım.

Hormon sorununa

Bunun için aklıma sürekli acıkan, doymak bilmeyen ve sürekli bir şeyler isteyen dev hikayesi anlatmak geldi.

Tarlaya ekip biçtiklerini, hayvanlarını, sütlerini, yumurtalarını köyün yukarısında yaşayan, huysuz ve mızmız devle paylaşmaktan eriyip tükenen köylülerin çaresizliğini anlatmak istedim.

Kitabımı “paylaşmak güzeldir ama tek taraflı bir paylaşım yıpratıcıdır” düsturundan feyz alarak yazmaya başladım. İnsan yetiştiremeyeceği yani gücünü aşan ama yapması gereken şeyler karşısında kurnazlıklara, hilelere başvurur. Bu hileler kısa süreli işimizi görse de, sonrasında o hileleri de kapatacak başka hileler ortaya çıkmak zorunda kalır ve bu sürdürülebilir bir şey değildir. Hileli yolun hilesi ancak bizim köylülerin başına gelen gibi olur.

Kitabımda hormon meselesinin boyutlarını anlatabilmek için insan, büyük insan ve dev gibi gittikçe büyüyen kademelerden faydalandım.

Dev sorgusuzca kendisine yollanan yemekleri yerken, insan kendisine sihirli tohumlar satan büyük insanın insafına sığınıyor.  Yani tarlaya serpilen sihirli tohumların iyilik ve kötülük dengesini, insanın değişimini ve hatta devin bile değişimine sebep olan yolunu kitabıma bir güzel serpiştirdim.

Herkesin kırgınlıkları, yalnızlıkları, hırsları güzel olanın görülmesine engel oluyor, hatta sihirli tohumlar bir süre bu duyguların üzerini kapladığı için ortaya da çıkamıyorlar.

Velhasıl Koca Devin Koca Sebzeleri hormon sorununa, içimizdeki hormonlaşan egolara kocaman bir bakış atıyor ve herkesi normaline çekmeye çalışıyor.

***      ***      ***
Eğlenceli öykülerle, doğadaki tüm canlıları ve çevreyi korumanın önemini anlatıyor Banu Bozdemir. Çevre duyarlılığını geliştirmek için yazdığı kitapları “doğasever” olarak nitelendiriyor.

Çocuklar her kitapta fantastik bir yolculuğa çıkıp “Doğada neler oluyor? İklimler neden değişiyor? Çevremizi nasıl koruyalım?” sorularına cevaplar arıyorlar. Her öyküde farklı bir kahramanla, farklı bir çevre sorununa çözüm üretiyorlar.

Banu Bozdemir’in diğer kitapları “Dansçı Caretta, Ağlayamayan Bulut, Duman Çetesi, Renkli Eldivenler ve Küçük Kar Tanesi, Son Kurşun Kalem, Ajan Bilbo, Çamsakız ve Hareketli Sakızlar, Renkli Penguencik, Köpük Ülkesi, Cin Atı, Zamanda Yolculuk, Mışıl Suyu ve Ayakizi Ülkesi” ile de çevreci cesur kahramanlar macera dolu farklı yolculuklara çıkıyor.

Banu Bozdemir web sitesi: www.banubozdemir.com

PAYLAŞ
Önceki İçerik“Deniz varsa hayat var” eğitimi şimdi de Ayvalık’ta
Sonraki İçerikAnne Baba için Mindfulness Eğitimi: Ana odaklanın, yargılamayın.
Ailenin en küçüğü olarak dünyaya gelmesi onu dış dünyaya daha yakın bir hale soktu. Köpeği Lassi’yle gazete almaya giden mahallenin ‘küçük gazeteci kızı’ imajını kazanması ilkokul ikiye rastlar… Memur bir babanın kızı olarak gezgin başlayan hayatı çarşı pazarlarda, gece yarısına kadar oyun oynayarak sokaklarda geçen bu kıvırcık, çizgi film gözlü kız (arkadaşlarının ona taktığı bir isimdir, bir diğer mahlası da doğallına bıraktığı saçlarıyla ilgili olarak Bayır Gülü’dür) küçükken okumayı, yazmayı, bulmaca çözmeyi, rol kesmeyi, çok sevdi ama filmlere olan sevgi ve ilgisini hep içinde tutmayı bildi. Kasabalı bir çocukluk oldu onunki, üniversiteye kadar büyükşehir nedir bilmedi, (İzmir ve İstanbul’a geldi elbette, hatta İstanbul’un tüm tarihi eserlerini tavaf etti) ) sonra Kusturica filmlerini gördü ve çocukluğunun bir Kusturica filmi olduğuna karar verdi! (Kaçan hindilerle kuzuların, mahallecek giriştikleri salça yapmanın, turşu kurmanın, bulgur kaynatmanın ne kadar da sinemasal kurgu taşıdığına heyecanla tanık oldu!) Çocukluk kahramanları Deli Safi ve Esmer Amca’ydı… İkisi de kafadan tırlaktı… Yazı yazmayı çok sevdiği için komposizyon ve şiir birinciliklerini kimseye kaptırmadı ilkokulda ve ortaokulda… Resme de yatkındı. Ama en çok koşmayı, tek başına basketbol oynamayı, bisiklete binmeyi, evlerinin önünden akıp giden kanalda balık yavrusu zannederek kurbağa larvaları yakalamayı sevdi… Türk filmlerinde ağladı, annesinin dinlediği ‘Arkası Yarın’lara eşlik etti, ablalarının okuduğu Beyaz dizi serilerine asla bulaşmadı, abisiyle ‘küçüğümsün, büyüğümsün’ oyunu oynadı, masanın altında kendine ev yaptı, babasının arabasını her gün bir muavin edasıyla temizledi!… Üniversite okumak için İstanbul’a geldi, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü kazandığını tatilde öğrendi. Üniversite hayatı boyunca hep çalıştı, çalışmak zorunda kaldı ama hayatı da orada öğrendiğini hep itiraf etti… Filmler izledi, amatör tiyatro yaptı… Tiyatroyu o kadar çok sevdi ki İskenderiye Kütüphanesi’nde tiyatronun teorik yönünü tavaf etti adeta, oyunlar yazdı, sahneledi… Ankara Birlik Tiyatrosu’nda başlayan tiyatro serüveni Bakırköy Oyuncuları’nda devam etti… Sinema yazarlığına Klaket sinema dergisiyle adım attı, Milliyet Sanat Dergisi ve Milliyet Sanat sayfalarında sinema başta olmak üzere diğer bütün sanat dallarında muhabirlik yaptı. Her haberin peşinde koştu, hayatın sokaklarda olduğuna inandı ve tabii haberlerin de… Sinemaya ve sinema yazarlığına o kadar fazla gönül verdi ki, sabahları film gösterimlerine gidebilmek için 9-6 işleri reddetti, böylece 9-6 çalışma mantığına da doğal olarak karşı çıkmış oldu. Bu karar hayatını olumlu etkiledi, kendini çoklu işlerin peşinde buldu… Rejans Rus Lokantası’na ‘Bir Beyoğlu Klasiği: Rejans Kitabı’ ve ‘Rejans Yemekleri kitapları yaptı arkadaşlarıyla… Cumhuriyet, Yeni Yüzyıl, Vatan gibi gazetelerde kısa soluklu, Sky Türk Tv’de sinema, sanat ve sevgilim İstanbul programlarında yapımcı, sunucu ve yönetmen olarak çalıştı. Kurgu yapmayı çok sevdi, kesip biçmeyi… TRT için Bakış isimli bir kısa film çekti. Işık Yenersu, Pelin Batu ve Ruhi Sarı başrol oyuncuları oldu. Antrakt Haftalık Sinema gazetesine Sindrella köşesi yaptı yıllarca, sonra aynı gazetede editör olarak çalıştı, Film + dergisine Türk sineması röportajları yaptı. Yeşilçam filmlerini sevdi, arka sokaklardaki oyuncuların peşine düştü, onların hayat hikayelerini yazdı Milliyet Sanat dergisi ve Antrakt Gazetesine… Gazeteport.com’da dört yıl sinema yazarlığı yaptı. Şimdilerde cinedergi.com’un da yazı işleri müdürü, beyazperde, otekisinema.com’da yazar… Yayınlanmış 19 adet çocuk kitabı var. On iki tanesi Çevremi Seviyorum serisi (Köpük Ülkesi, Renkli Eldivenler ve Kar Tanesi, Ağlayamayan Bulut, Renkli Penguen, Ajan Bilbo, Duman Çetesi, Dansçı Caretta, Koca Devin Koca Meyveleri, Zamanda Yolculuk, Son Kurşunkalem, Cin Atı, Çamsakız ve Hareketli Sakızlar )…. Uzaylı Çocuk, Mışıl Suyu, Ayakizi Ülkesi, Nasreddin Hoca derlemesi, Benim Trafik Kitabım, Küçük Sinemacılar ve Eşsiz Kahramanlar ile Tanışın. Hayatının çocuk kitabı yönünü keşfettiği için çok mutlu… Hayatının görsel algısının ve çocukluğunun onu kitaplara taşıdığını düşünüyor. Çocuk kitabı yazmayı çok seviyor, sürekli yeni öyküler yazmaya devam ediyor… Büyükler için yazdığı romanı ‘Leylalı Haller‘ Fam Yayınları’ndan çıktı. (20 Temmuz 2012). Beyaz yakalılara çocuk kafasıyla hazırladığı Kaşif Karınca kitabı da Hümanist Kitap etiketi taşıyor.

CEVAP VER